26 Mart 2008 Çarşamba

27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ


Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları 27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla bu akşam saat 20:30`da Lefkoşa AKM`de, sahnelendiği günden beridir yoğun bir izleyici kitlesi ve beğenisiyle karşılanan, Tuncer Cücenoğlu`nun yazdığı ve Mehmet Ulubatlı`nın yönettiği ödüllü oyun “KADINCIKLAR” halka ücretsiz olarak sunulacaktır.

Kadıncıklar oyunu her Cuma ve Cumartesi akşamı saat 20:30`da Lefkoşa AKM`de sahnelenmeye devam edecektir. Bilgi ve rezervasyon mesai saatleri içerisinde 22 87 191 no`lu telefondan alınabilir.

Kıbrıs Türk Devlet Tiyatrolarının 27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ basın bildirisi şöyle;

Her yıl olduğu gibi bu yıl da, tüm dünyayla birlikte ülkemizde de “27 Mart Dünya Tiyatro Günü” kutlanıyor. Ve yine her yıl olduğu gibi tiyatronun sıkıntıları ve sorunları çeşitli etkinliklerle dillendiriliyor, kamuoyuna aktarılıyor. Aslında coşkuyla kutlanması gereken bir gün bizde daha çok bu sıkıntıların aktarılması şeklinde gerçekleşiyor.

Tüm dünyadaki tiyatroların sıkıntıları ve sorunları yanında elbette ki ülkemizdeki tiyatrolarında sıkıntıları ve sorunları mevcuttur. Ancak 27 Mart gecesi geleneksel bir şekilde halka oynanan oyun dışında, daha çok bu sıkıntıların dillendirilmesi ve de her yıl çoğunlukla ayni sorunların tekrar tekrar yinelenmesi ülkemizdeki 27 Martları coşkuyla kutlanan bir günden ziyade bir dert gününe dönüştürmüştür.

Evet sorunlar var, hem de çok. Üstelik Devletin tiyatrosu olan bizlerin sorunları hepsinden çok. Ancak her 27 Martlarda bunları altını çize çize dillendirmek ne yazık ki bu sorunlara çözüm üretmiyor. Ülkemizde sağlıklı bir kültür sanat ortamının bulunmayışı ve bununla bağlantılı olarak her sanat dalı için olmazsa olmaz kurumların eksikliği, sanat adına yapılan işlerin başı boş salınmasını getirmektedir. Hele ki bizim gibi küçük ada toplumlarında. Herkesin birbirini tanıdığı ve kişisel ilişkilerin değer yargılarının oluşmasında oldukça etkili olduğu ortamlarda aslında sanat çok da büyük bir tehlike içerisinde olur. Dışa kapalılık ve doğru örneklerin yetersizliği neticesi değer yargılarının sağlıklı oluşamaması sanat adına ciddi yanlışların yapılmasını ve giderek bu yanlışların doğrunun yerini almasını da beraberinde getirmektedir.

Maalesef ülkemizde her isteyen sanatın herhangi bir alanıyla ilgilenip kendisine istediği sıfatı yakıştırabilmekte ve yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı da başarılı olabilmektedir.

Örneğin tiyatro için konuşacak olursak yeterli sayıda ve çeşitlilikle tiyatro ekibinin olmaması, çok önemli olan eleştiri kurumunun hiç olmaması, onun yerine kişisel ilişkiler göz önünde tutularak ve tiyatroyu bilmeden yazılan sırt sıvazlayıcı yazılar. Bir tiyatro oyun yazım kurumu eksikliği, ciddi bir tiyatro tarihi geçmişi yokluğu ve en önemlisi (kendi suçu olmamasına rağmen) tiyatroya çok doğru bakamayan ve önüne sunulan her oyunu yarım saat ayakta alkışlayan bir seyirci.

Bütün bunlar ülke tiyatrosunun doğru gelişimi için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır.

Postmodernist zamanları yaşıyor olmamızdan dolayı sanatta da ölçülebilir kriterler minimum düzeye inmiştir. Mantığın yerine duyguların öne çıktığı zamanları yaşıyoruz. Sanatın kurumsallaştığı toplumlarda bu ciddi bir tehlike oluşturmasada ülkemiz sanat ortamı için bu ciddi bir tehlikedir. Bu yüzden de bu ülkede hala zaman zaman kim sanatçıdır, kim değildir, tartışmaları yapılabilmektedir.

Bütün bu olumsuzluklar ve eksiklikler kaygan bir sanat ortamı yaratıp, kişisel ihtirasların öne çıkıp feodal bir sanat düzlemi oluşmasına, bu düzlemde de ben merkezci iktidarlar yaratılmasına, daha sonrada sanata harcanacak enerjinin yarısının bu iktidarın korunmasına harcanabilmektedir.

Gönül arzu eder ki tiyatronun sorunları yanında ve sadece 27 Martlarda değil bundan böyle bizlerden kaynaklanan sorunlarında tartışılıyor olmasıdır. Yani bundan böyle en önemli soru şu olmalı; Peki biz uğraştığımız sanatı ne kadar doğru yapıyoruz.

Mesele, bu olumsuz koşullardan faydalanıp olduğumuzdan büyük görünmeye çalışıp, tahtımızı sağlamlaştırmak olmamalıdır, mesele, kendimizi gerekirse bir adım geriye atıp bu olumsuz koşulların iyileştirilmesi için çalışmak olmalıdır. İşte biz devlet tiyatroları olarak aynayı sadece karşıya değil bundan böyle kendimize doğru da tutuyoruz.

Kendimiz için değil, ülkemizin geleceği için, tiyatronun doğrularını yapmaya çalışarak, özeleştiriyi de gölgemiz gibi yanımızdan ayırmadan tiyatro yapmaya devam edeceğiz.

Bütün tiyatro emekçilerinin “Dünya Tiyatrolar Günü” nü kutlar, herkese tiyatro dolu günler dileriz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bloğunuz bilgiler çok hoşumuza gitti. No follow blog çalşmalarınızda kolaylık diler.

Adsız dedi ki...

Bloğunuz bilgiler çok hoşumuza gitti. No follow blog çalşmalarınızda kolaylık diler.